Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan…
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu, karanlık öğretir.
Sevmeninkini yalnızlık…
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır…
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp, “çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek…
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır…
Yoğun bakımda sancılı geceyi, ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle…
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır…
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır…
“Ona güvenmiştim, yanılmamışım” sözü bayramdır…
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram…
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır…
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi,
Akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi.
Sevdalı bir elin tende gezmesi,
Nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır…
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek Bayram…
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur…
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler…
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır…