Ekmeğe gösterdiğimiz saygıyı birbirimize göstersek, ne güzel olurdu.
Ben ülkemde yerdeki ekmeğe tekme atıldığını hiç görmedim. Ama yerdeki insana tekme atıldığını çok gördüm. Yerdeki ekmeklere gösterdiğimiz saygıyı birbirimize de göstereceğimiz günlerin gelmesini diliyorum.
Köy sakinIeri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahaIisi topIandı. İçIerinden sadece birinde şemsiye vardı. Bu inançtır.
İnsanoğlu bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor.
Allah’ım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmemi sağla, ikisini ayırt edebilmem için de akıl ver.
Övgüde, iltifatta mehter adımı gidiyoruz da, olumsuzu söylemekte dörtnalayız.
Siz muhteşem bir evrende yaşayan ve onu beyninde taşıyabilen bir varlıksınız.
Madem böyle muhteşem insanoğlu, o halde niçin böylesine yalnız, mutsuz ve öfkeli…
Yaşamınızda ki küçük şeylerde büyük tatlar bulmak sizin sorumluluğunuzdur.
Bir Çinli bilgenin sözü: Doğduğun zaman 1’sin, sapsade 1. Zamanla 1’in sağına sıfırlar eklersin; diplomaların olur, unvanların, rollerin, rozetlerin olur, evler, arabalar alırsın. Bunların her biri sıfırdır ama 1’in sağına eklendikçe senin değerin artar. Şu hale gelirsin: 100000000000…0
Bütün bu sıfırların ne zamana kadar değeri vardır? Sen hayatta olduğun sürece. Sen öldün, 1 gitti, 00000000…0 oldu, sıfırların hiçbir anlamı kalmadı. İşte “1” bizim psikolojik rollerimizi, 0’lar sosyal rollerimizi sembolize eder. Bütün 0′ lar gitse de , 1 hala elimizdedir ve onun değerini bilmeliyiz.
Varoluşumuzu yaşayamadığımız zaman sahip olduğumuz toplumsal rolleri, giderek öz varlığımızdan üstün tutmaya başlıyoruz!